Rüstem Paşa Medresesi ve Cami
Rüstem paşa tarafından 1550-51’de Mimar Sinan’a yaptırılan medrese, sekizgen avlusuyla İstanbul’daki tek örnektir. Sinan, ilk kez Amasya’da Kapı Ağası Medresesi’nde uygulanan sekizgen avlu planını, burada klasik üslupla yorumlayıp yenilemiştir. Medrese, Haliç’e doğru eğimli arazide, kuzeyindeki istinat duvarının oluşturduğu teras üzerinde yer alır. Planda sekizgenden kareye geçişi sağlamak için hücreler farklı boyutlarda düzenlenmiştir. Dışarıda ise kareye dönüştürülmüş bir düzen kurulmuş ve 42 x 43 m boyutundaki yapının kuzeydoğu ve kuzeybatı köşelerine birer eyvanla geçilen beşer hücre yerleştirilmiştir. Cepheler duvarlara yerleştirilen kemerli nişlerle zenginleştirilmiştir. Dershane, bir çıkma ile ayrıca vurgulanmıştır. Avlunun ortasında kümbet biçimli bir şadırvan bulunur. Boyutları, tasarımı ve işçiliğiyle sultanlar adına yapılan nitelikte ve mimarın denemeci yaklaşımını sergileyen bir yapıdır.
Rüstem Paşa Camii
Mimar Sinan’ın İstanbul’da deniz kıyısına yaptığı 3 camiden ikincisi olan bu yapı, Yeni Cami ile birlikte limanın İstanbul yakasının en önemli yapılarındandır. 16. Yüzyılın kudretli ve en tanınmış sadrazamlarından Rüstem Paşa tarafından yaptırılmıştır. Yoğun bir ticaret bölgesinde yer aldığından yol kotundaki dükkanların üzerine yerleştirilmiş olan cami, bu konumuna bağlı olarak gerçek kitlesinden çok daha büyük bir etki yapan kubbesiyle kıyı siluetine hakimdir.
1561’de tamamlandığı düşünülen ve 40 x 40 m büyüklüğünde bir platforma oturan ve fevkani bir avluyla çevrelenen caminin iç mekanı, Osmanlı döneminin en zarif, hem de en görkemli örneklerinden biridir. Sinan’ın sekizgen baldakenli merkezi plan denemeleri için ilk ve önemli bir aşamayı oluşturur.
Yapının mimari öğeleri ve bezemesi klasik dönem özellikleri taşır. Yapı, asıl, kubbenin kasnağına kadar yükselen çini kaplamasıyla ün kazanmıştır. Osmanlı döneminin en süslü camisi olarak ünlenmiştir. Mihrabın iç yüzeyi ile minberin külahı da çini kaplıdır. Ayrıca son cemaat yeri de kemer üzengilerine kadar çiniyle kaplıdır. Kapının iki yanında büyük çini panolar vardır. Bu panolardan soldaki asimetrik kompozisyonu ve stilize edilmiş natüralist üslubuyla, 16. yüzyılın en güzel ve soyut doğa yorumudur.
Kubbe kasnağının Osmanlı klasik döneminden farklılaşan ondüleli kornişi, 1766 depremi sonrasındaki kubbe onarımına bağlı olmalıdır.
Kaynak: İstanbul Mimarlık Rehberi